18 Aralık 2013 Çarşamba

bizim şarkımız olsun mu sıradaki?

- Ne zaman ihtiyacın olursa burada olacağım.
- Sana ihtiyacım olan yerde olmayacaksın mı demek bu?

1 Mayıs 2013 Çarşamba

stay



Sadece kumdan bir kale yapmaktı isteğim. Dünyanın en güzel kumdan kalesi olmasına gerek yoktu,  gelip geçenler bakmasalar da olurdu. Hatta bakmasalar daha da iyiydi çünkü güzele ve çirkine bakar gözler sadece. Bir de benim yaptıklarıma da bak diye bağıranların üzerlerinden kayıp geçer bazen
 Yalnız değildim kumsalda. Hatta çok kalabalıktı desem abartmış sayılmam. Kumsaldakilerin kimisinin elinde rengârenk, çeşit çeşit kovalar; kürekler vardı. Daha fazla kişinin elinde ise hiçbir şey, ya da taş ve sopalar vardı sadece. Çoğunluğun ise ya kovası kırıktı ya da küreği kayıp; bir sürü çocuk kendi kalelerimizi yapmak için uğraşıyorduk.
Kumsalda gezenler istemeden de olsa çarpıp yıkabiliyorlardı yaptıklarımı, kötü niyetli değillerdi çoğu zaman, birkaç tanesi hariç. Bazen de hemen yanı başıma başka bir çocuk gelirdi kendi kalesini yapmak isteyen. Kimi zaman sıkışır kalemin sınırlarını küçültürdüm. Bazen kavga edip birbirimizin kalelerinin üstüne düşerdik kimi zamanda ya ben onlara yardım ederdim ya da onlar bana. Ama çoğu zaman aynı yerde kalmaz, ayrı düşerdik. Daha az rüzgârlı, daha az dalgalı, kumun daha az taşlı olduğu yerler arardık. Aslında en çok kızların yanında çalışırken sevinirdim.
Güçlü duvarlar inşa etmeyi başardığım zamanlar oldu, ya da yüksek sayılabilecek surlar; hatta birkaç kere ilk iş olarak yolları yapayım dedim; sınırları olmayan, güzel kentlerim oldu. Ama bir türlü bitiremedim, içime sinmedi hiç. Bilerek tekme atanlara, yardım etmek için gelip sıkılıp gidenlere veya aslında kaleyi kendi istediği hale sokmaya çalışanlara, dalgalara, bir türlü yapışmayan kuma kızdım durdum ve devam ettim çalışmaya. Zaten yapacak başka bir şey de yoktu. Deniz pisti ve kumda hiçbir şey yapmadan oturmak yıkılmış kalelerime ağlamaktan bile daha can sıkıcıydı. Sonra bir kız gördüm ilerde; esmer iri gözlü ince dudaklı bir kız. Yaptığı kale benimkini andırıyordu ama nedense daha güzeldi. Oysaki tırmıklarımızın aynı dişi kırık, küreklerimiz tam da aynı yerden çatlaktı, onunki mavi. “Beraber yapalım mı ?” diye sordum ama kumdan kale yapmayı en baştan öğrenirsen dedi. Kovanın kırık yerlerini süs olarak kullanmayı, taşları duvarların üstüne yerleştirmeyi ve üzerine basıp gidenlerin bıraktığı yıkıntıya aynı duvarı inşa etmeye çalışmanın gereksiz olduğunu söyledi. Senelerdir böyle yaparım ama ben dedim. Öğrenmem zaman alır ve biraz da kalın kafalıyımdır. Olsun diye cevap verdi, yaz bitene kadar elimizden ne gelirse yaparız, hem en güzel kaleyi bile eve götüremeyiz ki kışın, bırak bizimki de nasılsa öyle olsun.