10 Aralık 2010 Cuma

acayip korkak birisiyim

-beni anlamıyorsun Tolga
-bana biraz zaman verir misin anlatabilmem için?
-hoşçakal

o da beni duysa (o.b.d)

neden bahsedeceğimi bilmiyorum.

Hayatıma bir gece ansızın giren kadından bahsetmek istiyorum mesela, ya da babama benzemekten ne kadar korktuğum ve hatta aslında babamdan çok farklı bi adam olmayı becerememiş olmaktan bahsedebilirim.

Okuduklarım var, pek zevk almadan bir görev gibi okuduklarım yada ilk defa dinlediğim şarkılar, beni heyecanlandıran. onları anlatabilirim. her gece saat 9'da bir yarım saat için de olsa kendimi olmak istediğim adam gibi hissedebildiğimi yada pazartesiden cumaya her uyanışımda ben napıyorum diye sorduğumu da.

Hissettiklerimi yazamadıktan, sana bile anlatamadıktan sonra kime ne faydası var yalnızlığımın.

25 Ekim 2010 Pazartesi

fear leads to love, love leads to sorrow, sorrow leads to suffering

acı çekmeyi sevginin yaygın görülen bir yan etkisi olarak kabul edebilirseniz, en azından mutsuzluktan yakayı sıyırabilirsiniz. Mutluluk içinse biraz daha çaba lazım

mother to son


Hiç bir kompleksi olmayan bir adam tanımıştım bir zamanlar. Sonra annesini tanıdım. O kadar itici bir kadıın ki oedipus kompleksi yaratması imkansız insan üzerinde. Belki de bundandır dedim mükemmel olması o adamın. Bi erkek annesi ile ilgili bastırması gereken bir şeyler hissetmiyorsa gelişimini daha sağlıklı tamamlıyor belki de

30 Eylül 2010 Perşembe

hepinize 31 yaşınızı doldurmanızı tavsiye ederim. size verilebilecek en güzel hediyeleri düşünüyor insanlar.

bertan bir erkek çocuğu olduğumu biliyor. starcraft 2 getirdi bana. şimdiden saatler geçirdim başında.

Özlem de adam olmak istediğimi biliyor. Bi sürü gezi kitabı almış bana. biri de new york rehberi.

belki bi gün gidip gerçekten Robert Plant dinleyebilirim o barda.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Don't Be Afraid, the Clown's Afraid Too

Ne süper kahraman, ne de süper kötüyüm.

sadece rüyalarımda uçabiliyorum ve orada bile bulduğum toprağa sabitlenmiş ilk nesneye sımsıkı yapışıyorum.

rüyalarımda bile cesaretim yoksa hayatı değiştirmeye, söyler misiniz ben senelerdir burada niye vaktinizi alıyorum.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

içinden deli desen de

çevir sayfaları, yürüt kendine seneler
sonra da sıkıntı, sanki dünyadayız

Artık kafan iyi dolaşmak istemiyorsan birini sevdiğinden emin olabilirsin

25 Temmuz 2010 Pazar

cumartesi geceleri yanlarında sevgilileri olmadan içenler, yaşamlarında önemli bir eksik olduğunu bilenler; dostlarından yana yalnız olmadıklarını gürültülü bir biçimde etrafa gösterirlerken, kendilerini daha da yalnız hissederler ve her kadehte biraz daha eksilir cümleleri.

11 Haziran 2010 Cuma

wait me till you die

ezeli ve ebedi bir tanrıya inanan büyük çoğunluk, bilir misiniz ki beklemek günahların en büyüğüdür.

ambitious

Henüz kimsenin kurmadığı anlamlı bir cümle var mı bir yerlerde?

11 Mayıs 2010 Salı

back to the future-4

kar yoktu yağmur vardı bu sefer.

Defalarca yalnız yürüdüğüm yollar vardı. onlarca kez küfrettiğim sokaklar, arabalar oradaydı hala.
Bir daha asla görmeyeceğimi düşündüğüm evler, lokantalar ağaçlar da aynı yerdeydi.

Bir de kuğu vardı. çirkin ördek yavrularının güzel annesi ve bir şemsiye iki kişilik.

Yine mutluydum ben. Şehir bile güzel görünüyordu.

26 Nisan 2010 Pazartesi

the saddest song

Mutsuzluklarımdan söz edip durdum defalarca, şimdi dönüp okuyorum ve söyleyebilirim ki hiç biri yalan değildi.

Ama biliyorum şimdi. hiç biri gerçek mutsuzluk değildi

23 Nisan 2010 Cuma

güneşin sesi, yağmurun izi

uzun uzun konuşmayalı çok zaman olmuş. Uzaktan da olsa aynı şarkıyı dinleyip sevmeyeli,
kendimi en baştan anlatmayalı, ve aslında kendi hakkımda ne kadar az bildiğimi fark etmeyeli.

- öğretmenim dün gece gülümseyerek uyudum, bugün yok yazsanız beni.

13 Nisan 2010 Salı

çok üzgünüm bahadır.

11 Nisan 2010 Pazar

sleeping beauty

Uyan hadi artık. anlatacak çok şey birikti.

-ne kadar zamandır uyuyordum?
-benim tüm acılarıımın geçmesine yetecek kadar uzun zamandır.

30 Mart 2010 Salı

happiest days of our lifes 3

bazen tüm yaşananları kafamda kurmuş olduğumu düşünüyordum. beraber hiç mutlu değildik belki de. başka kadınlarla da sıradan bir hayat yaşanabilirdi, evlenirdim, bir kızım olurdu kim bilir. aşık olmaya ne gerek vardı ki zaten.

varlığını bile unuttuğum fotoğrafları buldum sonra; sarılmışız birbirimize. hayatımda ilk defa yakışıklı buldum kendimi. ve fark ettim aşıkmışım işte ve bu kadar çok fotoğrafı saklayacak kadar yerim yokmuş bu evde.

23 Mart 2010 Salı

yaşam cinsel yolla bulaşan ölümcül bir hastalıktır.

özür dilerim oğlum...

annem ve babam ve bunları okuyorsan bil ki ben, birer katiliz. Tüm diğer anne ve babalar gibi.
Ve şimdi yaşamanın ağır bir bedeli var.



Mükemmel cinayet yoktur. Kendi suçunu bunu düşünerek planla. Anne ve babalar niye daha çok ağlar çocukları öldüğünde bilir misin? Çünkü suç gerçekleştiğinde çoktan kaçmış olmayı ummuşlardır hep, ama yakalanırlar bazen.


Unutma doğan her insan tanrılara sunulan bir kurbandır. Sen doğduğunda yeni bir hayat ile birlikte yeni bir ölüm kattık bu kitaba ve bundan kurtuluş yok. Sebebini çok da anlamadan seviştik ve sen doğdun. artık potansiyel bir ölüsün, geri kalan hayatını buna göre yaşa.

11 Mart 2010 Perşembe

fa fa fa fa fa fa (sad song)

sokak kedileri için üzülmüyorum artık, yollarda ezilmiş köpekler için de. savaşta ölen çocuklar, çöpten yiyecek toplayan kadınlar, dövülüp sokağa atılan yaşlılar, hastalanan sevdiklerim, ölen yakınlarım için de ağlayamıyorum.

oysa ne çok ağlardım ben eskiden. Kendim için üzülmekten başkalarının acılarını anlayamaz olmuşum uzun zamandır.

Bir de tarçın kokusuna katlanamıyorum bir süredir. hepsi kurabiyeleri hatırlatıyor.

child's anthem

Önceleri, seni her sabah görmek için gözlerimi açmam yeterliydi.
Şimdi her gece, gözlerimi seni görebilmek için kapatıyorum

17 Şubat 2010 Çarşamba

moving pictures

Bende kalan tek fotoğrafta sen yine gülümsüyordun ve ben yine çirkindim son baktığımda. Sanırım değişmemiştir o günden beri.
Şimdi bir parça kağıdın arasında gizlenmiş o fotoğrafı, kitapların arasına, kazakların altına, dolabın arkasına saklıyorum.

seni unuttuğum gün fotoğrafının da kaybolmuş olmasını umuyorum



-Rüyamda aşık oldum dün gece. Hala hatırladıkça mutlu oluyorum

16 Şubat 2010 Salı

magic bus

otobüste başını cama yaslayıp uyumuş: son durakta inecek bir adamın rahatlığı ve ineceği durağı kaçrmaktan korkarak sürekli sıçrayan diğer bir adamın tedirginliğini içinde barındıran cümledir

"seni seviyorum ama sana aşık değilim"

stay

gitmek dönülecek bir yer yoksa anlamsızdır.
gittiğinizi yerde yaşadığınız iyi ve kötü herşey siz dönünce hatıralara dönüşür. hatırladıkça çoğalır hisleriniz.
çektiğiniz fotoğraflar ulaşmanın kanıtıdır. bu yüzden dönünce tab edilir bütün filmler; arkadaşlara göstermek için özel seanslar düzenlenir.
dönünce daha önce sarılmadığınız gibi sarılırsınız yastığınıza, annenize, sevgilinize. sanki giden onlar bekleyen sizmişsiniz gibi.

- çok özlediğimi biliyorsun değil mi?
- sadece kötü bir rüya bu gördüğün. Asla dönmeyeceğime göre gitmiş sayılmam ki.

25 Ocak 2010 Pazartesi

toto'dan dinliyoruz.

-yarım saate oradayım. Birşey lazım mı?
-Sen şarap getirsen yeter. Aşkı ben hallederim.