23 Ekim 2014 Perşembe

Don't Panic

Doğum gününde yoktun. Ben de kendime hediyeler aldım

19 Eylül 2014 Cuma

Hani cebinizdeki para biter de nereye harcadığınızı bilemezsiniz. İşte öyle geçti 35 sene

3 Mart 2014 Pazartesi

Maybe I'm a Beggar

Uzun bir yolculuğa çıkıyordun ve telefonda duyuyordum sesini. Kokun yoktu. Kırmızı kuş ve kara kuzunun hikayesini anlatsana bana dedin. Sen dönünce söz anlatacağım diye cevap verdim.

Önce kendime anlatmalıydım hikayeyi. Nereden başlayacağımı düşünürken günler geçmiş fark etmemişim. İlk gördüğüm andan mı başlamalıyım acaba anlatmaya. Kesinlikle hayır. O sadece bir önseziydi çünkü. Boynundan süzülen tere dudaklarımla dokunabileceğime dair bir önsezi.

O halde dudaklarının tadını ilk aldığım andan başlasam nasıl olur? Evet tam da o andan başlamalıyım.  Saçların mutlaka yer almalı bu hikayede ve saçlarının olduğu yerde parmaklarım olmalı. Ben saçlarını tararken ensende ürperen tüyleri unutmak olmaz. Çok güzel olacaktı bu sefer. Hissediyordum.

Ama kırmızı kuş ve karakuzu nereden girecekti hikayeye?

Çocukluğuma dair hiç bir şey anlatmazsam eksik kalacak biliyorum.Bir napoliten çikolataya, sevgimi satardım o yıllar. Misafirliğe gittiğimiz evlerin çocuklarına alırdı da babam, bana hiç aldı mı hatırlamıyorum.

Kırmızı kuş ve kara kuzu demiştik değil mi?

Çektiğim en güzel fotoğraf da sen varsın, bunu biliyor muydun? Çektiğim en güzel acıda da sen varsın artık.

Kırmızı kuş ve kara kuzuyu anlatsam dinler misin?

Dudaklarından bahsederken dalmışım. Nefeslerimizin karışmasının başımı nasıl döndürdüğünden bahsetmeliyim. Ölümden önce bir nefes hakkım olsa ciğerlerindeki havayı isterim. Emin olabilirsin

Kırmızı kuş ve kara kuzuyu mutlaka anlatmalıyım sana.anlatmazsam yarım kalacak bu hikaye. Ama yarım kalacaksa bile bitsin istiyorum.Güzel olmak için tam olmaya ihtiyacı yoktur hikayelerin.


içimde ölen bir var

Tenine ilk değdiğim an çıkmıyor aklımdan. Karşıdan karşıya geçerken bir an elini tuttuğumda orada kalabilirdim.  Donabilirdim olduğum yerde. Ama içimdeki sesi dinledim. O anı tekrar yaşamak istiyorsam ölmemeliydim. Bu yüzden sordum sana elini bir daha tutmama izin verir misin diye. Sonra hiç bırakmak istemedim.

Bana son dokunuşun da çıkmıyor aklımdan. Kolumu tuttuğun an  bağırmak istedim n'olur bırakma diye. Ama diğer elinde başka bir hayali tutuyordun. Biliyor muydun ki benim hayalim senin gerçeğimden daha güzel kokuyordu.

24 Şubat 2014 Pazartesi

goodnight and go

Nasıl inandırmışım kendimi aşık olmadığıma. Kimbilir kaçıncı yalnızlık bu? kimbilir ağlarken kaçıncı kez allaha yakarıyorum işe yaramayacağını bile bile? En tecrübeli olduğum iş elimdekileri kaybetmek. Bir şans veriseniz eğer bu tecrübelerimi sizin için de kullanabilirim. Sizi kaybedebilecek kadar dayanabilirseniz bana, mutluluk garantisi verebilirim sonrası için. Tüm eski sevgililerime referanslar kısmından ulaşabilirsiniz.

20 Şubat 2014 Perşembe

-çok özledim beraber gülmeyi.
-bense ağlamadım bile sen yokken

18 Aralık 2013 Çarşamba

bizim şarkımız olsun mu sıradaki?

- Ne zaman ihtiyacın olursa burada olacağım.
- Sana ihtiyacım olan yerde olmayacaksın mı demek bu?

1 Mayıs 2013 Çarşamba

stay



Sadece kumdan bir kale yapmaktı isteğim. Dünyanın en güzel kumdan kalesi olmasına gerek yoktu,  gelip geçenler bakmasalar da olurdu. Hatta bakmasalar daha da iyiydi çünkü güzele ve çirkine bakar gözler sadece. Bir de benim yaptıklarıma da bak diye bağıranların üzerlerinden kayıp geçer bazen
 Yalnız değildim kumsalda. Hatta çok kalabalıktı desem abartmış sayılmam. Kumsaldakilerin kimisinin elinde rengârenk, çeşit çeşit kovalar; kürekler vardı. Daha fazla kişinin elinde ise hiçbir şey, ya da taş ve sopalar vardı sadece. Çoğunluğun ise ya kovası kırıktı ya da küreği kayıp; bir sürü çocuk kendi kalelerimizi yapmak için uğraşıyorduk.
Kumsalda gezenler istemeden de olsa çarpıp yıkabiliyorlardı yaptıklarımı, kötü niyetli değillerdi çoğu zaman, birkaç tanesi hariç. Bazen de hemen yanı başıma başka bir çocuk gelirdi kendi kalesini yapmak isteyen. Kimi zaman sıkışır kalemin sınırlarını küçültürdüm. Bazen kavga edip birbirimizin kalelerinin üstüne düşerdik kimi zamanda ya ben onlara yardım ederdim ya da onlar bana. Ama çoğu zaman aynı yerde kalmaz, ayrı düşerdik. Daha az rüzgârlı, daha az dalgalı, kumun daha az taşlı olduğu yerler arardık. Aslında en çok kızların yanında çalışırken sevinirdim.
Güçlü duvarlar inşa etmeyi başardığım zamanlar oldu, ya da yüksek sayılabilecek surlar; hatta birkaç kere ilk iş olarak yolları yapayım dedim; sınırları olmayan, güzel kentlerim oldu. Ama bir türlü bitiremedim, içime sinmedi hiç. Bilerek tekme atanlara, yardım etmek için gelip sıkılıp gidenlere veya aslında kaleyi kendi istediği hale sokmaya çalışanlara, dalgalara, bir türlü yapışmayan kuma kızdım durdum ve devam ettim çalışmaya. Zaten yapacak başka bir şey de yoktu. Deniz pisti ve kumda hiçbir şey yapmadan oturmak yıkılmış kalelerime ağlamaktan bile daha can sıkıcıydı. Sonra bir kız gördüm ilerde; esmer iri gözlü ince dudaklı bir kız. Yaptığı kale benimkini andırıyordu ama nedense daha güzeldi. Oysaki tırmıklarımızın aynı dişi kırık, küreklerimiz tam da aynı yerden çatlaktı, onunki mavi. “Beraber yapalım mı ?” diye sordum ama kumdan kale yapmayı en baştan öğrenirsen dedi. Kovanın kırık yerlerini süs olarak kullanmayı, taşları duvarların üstüne yerleştirmeyi ve üzerine basıp gidenlerin bıraktığı yıkıntıya aynı duvarı inşa etmeye çalışmanın gereksiz olduğunu söyledi. Senelerdir böyle yaparım ama ben dedim. Öğrenmem zaman alır ve biraz da kalın kafalıyımdır. Olsun diye cevap verdi, yaz bitene kadar elimizden ne gelirse yaparız, hem en güzel kaleyi bile eve götüremeyiz ki kışın, bırak bizimki de nasılsa öyle olsun.

29 Şubat 2012 Çarşamba

2 kadeh yeter 3 kadeh çok az

Bir trajedi oyuncusunun neşesi, bir komedyenin hüznünden çok daha acı vericidir.


22 Şubat 2012 Çarşamba

Lexicon Cosri

1000 günü geçmiş seni son gördüğüm; lakin rüyalar toplamdan düşmez.
Kimi zaman 7 gün ardarda, kimi zaman 30 gün aradan sonra rüyamdasın ve sürekli değişiyorsun. Parmakların farklı artık, bacakların, göğüs uçların, kulakların, boynun, parmakların, saçların... Çok az şey kaldı aynadaki görüntünden hatırımda kalan. Dudaklarının kokusu, gözyaşının acısı ve burnunun soğukluğu kaldı bir de. Bir gece onlar da kaybolup gidecek fakat ben korkmuyorum.
O gece göreceğim sen tekrar aşık olabileceğim yepyeni bir kadın olacaksın.

-canının acısı geçmedi mi hala?
-Azalmadı bile. Ama birdenbire kesilecek birgün, adım gibi biliyorum. Çünkü artık daha çok kadını sana benzetiyorum

11 Şubat 2012 Cumartesi

Yaşamak, birşeyler biriktirmek ve biriktirdiklerimizi götürüp bir sevgiliye takdim edebilmekten ibarettir.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Let it snow

Yarım saat karın altındaydım ve geçtim hadi kardan adamı yapmayı, poşet üstünde kaymayı; bir kartopu yapmayı bile akıl edemedim gelip sıcak odamda oturana kadar. Sadece yaşlanmakla açıklanabilir mi bu yoksa değiştim mi sadece?