12 Aralık 2007 Çarşamba

GROUNDHOG DAY 2- (FINAL NIGTHMARE ?)

kalk,yüzünü yıka, traş ol,üstüne birşeyler giy, ağzına yiyecek bir şeyler at, kapıyı aç, kapıyı kapa,dışarı çık,yürü,gece vardiyasından dönen sarı tulumlu işçiye selam vermeyi düşün ama çekin, köşeyi dön, servis bekleyen liseli kızdan bakışlarını kaçır ki tedirgin olmasın,yürü.bi sigara yak, sabah sabah sigara içtiğin için pişman ol, sigarayı at, yürü, karşıya geç, aynı otobüs sana yol vermesin saate bak, hızlan, geç kalmamak için çimlere bas, ayakların çamur olsun, bekle, önünden aynı arabalar geçsin, bekle gün bitsin.

Ben de kendimi film eleştirisinden anlar sanırdım.

7 Aralık 2007 Cuma

bi fotoğraf çekinebilir miyiz?

özlem hanım dedi ki (tuketimtoplumu.blogspot.com) berbat bir dönem yaşıyomuşum. Son zamanlarda yazdıklarımı okuyunca öyle düşünmüş. Hiç mi iyi bir şey olmuyor acaba hayatımda diye geçirdim aklımdan ben de. Ama güzel şeyleri yazıp niye bir kenarda saklayayım ki. Sıkıntılarımı yazıp kaldırıyorum, böylece onları dolabın en arkasına dek itebiliyorum zamanla.

1 Aralık 2007 Cumartesi

ilahi adalet! sen yok musun sen

kendinle ilgili hayalin yok mu senin diyor bana.

Ölmeden önce yapmam gereken 100 çılgınlık, görmem gereken 100 film, dinlemem gereken 100 şarkı, gitmem gereken 100 yer yok benim.
Arkadaşlarımı istiyorum yanımda, annem babam nasılsa ölmeyecekler hiç, onlar hep var. bir pikap istiyorum bir mp3 çalar da iyi olur, eksik çizgiromanlarımı tamamlamak, yenilerini almak, güzel bir kitaplık, geniş bir dolap, , istediğm filmi izlemek, istediğm kitabı okumak. bilgisayar olursa oyun oynarım canım istediğinde, sonra sevgilimle sarışıp uyumak istiyorum.

Hayalim mi? robert plant dinlemek istiyorum küçük bir new york kulübünde o olmazsa başka seçenekler sunabilirim

27 Kasım 2007 Salı

sen kuşları boşver

binlerce kuş vardı az önce havada. birilerine göstermek istedim. birileri daha benimle birlikte mutlu olsun istedim. kimse yoktu yanımda

24 Kasım 2007 Cumartesi

"3 from 1" number 2

Uzun bir yol yürürken kafamda parçalarım hep o yolu. önce bakkala kadar varmaktır hedef sonra köşeyi dönmek. İlerideki kırmızı araba olur bazen yolun üçüncü kısmı bazen yokuşun başladığı yer. yol kısalır gözümde böylece; yürümek kolaylaşır.

Artık her sabah o günü bitirebilmek için uyanıyorum. hergün yeni bir başlangıç ve her uyku varılacak yeni bir hedef. askerdeyken öğrendim bunu yapmasını. cezaevindekiler için de son derece uygun gözüküyor bana bu hayat tarzı.

8 Kasım 2007 Perşembe

it's a wonderful life

daha doğduğum ve yaşadığım şehirde yeterince kimseyi tanımazken; hala hiç geçmediğim onlarca mahalle, yol, sokak varken; hiç selam vermediğim belki bir milyon insan, hiç yemeklerini tatmadığım yüzlerce aşçı, dinlemediğim bir çok iyi müzisyen, su içmediğim çeşmeler, keyfini süremediğim çay bahçeleri varken başka şehirler başka ülkeler görmek istemiyorum. hep kıskanıyorum gidenleri bunun farkındayım. büyük işler başaranlara karşı zaman zaman bastıramadığım bir kızgınlığım da var. küçük kalarak mutlu olunabilir ve belki böylesi daha kolaydır. george bailey mutluluğun farkında olmayan bir adamdı. ben henüz mutlu değilim ama inanmak istiyorum.

31 Ekim 2007 Çarşamba

ve şimdi vega

boynumun iki yanında bir kaşıntı var bir süredir. nefes alıp verişim de değişti , ağzım ve burnum pek işe yaramıyor galiba. ciğerlerim değişiyor, başkalaşıyor.
dipte yaşamaya alışıyorum . sanırım solungaçlarım çıkıyor.

17 Ekim 2007 Çarşamba

göksel'den dinliyoruz.

allah insana taşıyamayacağı yükü yükler mi? ama sırf taşıyabiliyor diye bir insana bu kadar da yüklenilmez ki.

aldım verdim ben seni yendim

sen uzaklara gittiğinde kokun burada kalmıştı
sen döndün ama
bıraktığın koku buralarda değil artık.

bilinç yarılmasının ilk belirtileri üzerine...

fakirlik gurur duyulacak bir durum değildir. ne simit yemek zorunda olmak eğlencelidir ne de gecekondular şirindir. fakir ama onurlu olmak ise koca bir yalandan ibarettir.

23 Temmuz 2007 Pazartesi

yeni bir halk seçebilirmiyiz kendimize.

seçim oldu ve bitti. herkesin olduğu gibi benim de bundan sonra yaşanacaklar hakkında düşüncelerim var. ama bu ülkenin halkını hiç tanımayanlar bundan önce ne düşündüler ki bundan sonra düşünecekleri önemli olsun.

20 Temmuz 2007 Cuma

fish knows everything

sana hic mektup yazmadigimi biliyorum. her yazmayi istedigimde guzel sozler bulmak istedim beni ve nasil hissettigimi anlatacak. emin ol cok kez yazmayi denedim ama soyledigim her sey cok siradan olacakti. sana ihtiyacim oldugunu yada seni nasil ozledigimi yazmak istedim. ve siradan cumlelere sikisip kaldim. utandigimdan ya da sikildigimdan degil sadece benim biricik sevgilim, dunyalar guzeli askim icin cok ozel seyler yazmak istiyordum. Yine kliseler kullaniyorum farkindayim ama bu gec kalmis bir mektup. aci cekiyorum ve bunu biliyorsun cunku senin icin de hic kolay degil ve sen de cok defalar kirildin. o yuzden ne kadar siradanmis gibi gelsede yada ne kadar cok soylemis olursam olayim tekrar etmek zorundayim.
seni seviyorum,seni seviyorum seni seviyorum

18 Temmuz 2007 Çarşamba

az önce yazdığım her şeyi sildim.
az önce yazdğım
az önce
az...........

kendimi daha ne kadar rezil edebilirim?

21 Haziran 2007 Perşembe

kendi gitti adı kaldı yadigar

her sabah uyandığımda sigarayı bırakmak istiyorum, rejime başlamak, belki biraz spor yapmak, sevgilimi arayıp her şeyin güzel olacağını söylemek...

birde zamanı geri almak istiyorum

20 Haziran 2007 Çarşamba

There is no spoon!....

Böyle bir başlık atıp bırakmışım bir süre önce. Ne yazacağımı hatırlayamadım. Sunny Spoon vardı yıllar önce TRT 4'de. Severdim küçük bir çocukken. Hatırlayan varsa onlarda sevmişlerdir mutlaka. Yıllardım biriktirdiğim geresiz bilgilerden biri işte. Beynimde bayağı yer kaplıyorlar. Bir ara formatlamak gerekecek diye korkuyorum

geçmiş...

bunların hepsi sayiklamalar.com da yayınlandı. şimdi yenibir yere ihtiyaçları var

senden cesur allah var
19 Temmuz 2004 Pazartesi, 13:26

yazdıklarımı kimseden saklamayacağım artık. eski sevgilim,sevgilim aşık olduğum kadın, herşeyim, arkadaşlarım, ailem yazdıklarımı bilecek. belki daha kolay olur şimdi yazmak. artık kaçmıyorum. bu bile yeterince cesurca gelmiyor şu an. nede olsa kendi isteğimle askere gidiyorum.

sen ve ben (episode 4)
21 Temmuz 2004 Çarşamba, 15:47

birinin bu işi yapması gerekiyor. ben yapmasam başkası mutlaka yapacaktır ama benim yapmam sanırım en doğrusu. böyle rahat konuştuğuma bakmayın o kadar da kolay bir karar değil birinin canını almak. ruhumdaki tüm acıyı onun bedeninden çıkarmak. Ama adalet için gerekli bu. BÜtün hayatımı mahveden bu adamın sadece bana yaptıkları bile en insaflı tanrının gözünde günahtır.Oysa ki ben bir insanım.sevgilim beni terk etmiş okuldan atılmıştım. Arkadaşlarım beni aramıyor diye üzülemiyordum bile, yıllardır bir tek arkadaşım bile yoktu. sadece o sebep olmuştu bunlara. bense daha birkaç yıl öncesine kadar gelecek vaadeden bir sinema öğrencisiydim; bırakın bu ülkeyi dünya çapında büyük bir yönetmen olmayı hayal ediyordu. Oysa şimdi sinema fikri bile bana acı veriyor.
Cinayet aklımdan geçen ilk çözüm değildi kuşkusuz. Hatta o zamanlar hiçbir şey düşünmemeye çalışıyordum.Tüm gün televizyon seyrediyordum. uzaktan kumanda tüm ağrı kesicilerden etkiliydi. Geceler ve günler boyu üstünden hiç kalkmadığım iki kişilik kanape sevgilimin kollarından bile rahattı bir süredir.
sonra kabuslar başladı. daha önce gördüklerime hiç benzemeyen kabuslar.

annem ve babam”a
26 Temmuz 2004 Pazartesi, 16:51,
niye bütün anne babalar kendi çocuklarının yeryüzünün en akıllı, en güçlü, en sevimli çocukları olduğunu düşünür doğduklarında. çocuğun oyun oynayışı da küfretmesi de zekasının en büyük göstergesidir. oysa ki bu asılsız beklentidir çoğumuzun kendine güvensiz bir zavallı gibi hissetmesinin sebebi. mahallede yediğimiz ilk dayak, ortaokul yıllarında ki bir zayıf not, süslü bir kızdan duyulabilecek olan bir hayır. üniversitede en iyi bölümlerde okuyamamak, iş bulamamak. bir noktada mutlaka yıkılıyor insan; hiç bir şey yapmak istemiyor.
hurilerimiz, annelerimiz ve azraillerimiz, babalarımız!
bilin biz sizden hiç farklı değiliz. sizin yapamadığınız hiçbirşeyi yapabilecek gücümüz yok. Yaptığınız tüm hataları yapacak kadar insanız biz de. çocuklarınızdan siz olmamalarını beklemeyin. Belki o zaman siz de daha mutlu ölürsünüz, biz de.


Hayatın anlamı
26 Temmuz 2004 Pazartesi, 17:09
satranç üzerine kurgulanmış kitapları da filmleri de sevmem. sadece zeka ve strateji neye yarar ki hayatta. Batının aydınlanmacı düşüncesi ise bunun üzerine kuruludur. Bu yüzden ki doğunun elinden tavlayı değilde satrancı almışlardır.
yaşamın üzerine kurgulandığı oyun ise sadece tavla olabilir. hem rakibin hem de seyirciler yaptığın her hareket üzerine yorum yaparlar. tıpkı arkadaşlarının, annenin babanın, sevgililerinin yaptığı gibi.
oyunu iyi bilmek de yetmez hiçbir zaman. şansın yardım etmek zorundadır. ne kadar iyi olursanız olun şansınız yaver gitmeyebilir. zarın iyi gelmesi değildir şans sadece, karşındakinin yaptığı hatalar da aynı derece önemlidir. bir ahmak bile zaman zaman kazanabilir bu basit doğülu oyunu. o üstün bilgi ve zekanız yerlerde sürünür. sizden iyilerle oynarken kazanmak ise hepsinden güzeldir. bir ömür boyu hatırlanır.

count-dawn
05 Ağustos 2004 Perşembe, 15:49

168 saat dedim. daha çok sarılırız dedi. ya sonrası dedim. daha çok sevişiriz dedi. seni çok özledim dedim. hele bir git dedi.
gidip de dönememek, gelip de görememek var

4,,3,,2,,1
15 Ağustos 2004 Pazar 16:00

Tam 4 koca gündür askerim...
henüz ağlamadım...
her şey yolunda.

5..4..3..2..1
16 Ağustos 2004 Pazartesi 13:54

Tam 5 koca gündür askerim...
henüz ağlamadım...
her şey yolunda.

kısa süreli hafıza kaybı
17 Ağustos 2004 Salı, 13:55

her gece onlarca rüya görüyorum. hiçbirini hatırlamıyorum. yat.sus. uyu.


hafıza kaybı
18 Ağustos 2004 Çarşamba, 20:09

anımsıyormusun?
HAYIR KOMUTANIM

şimdi ve burada
20 Ağustos 2004 Cuma, 20:02

benim tanıdığım saatlerde hayat çoktan başlamıştır. Sanırım bu nedenle az sayıdaki karşılaşmalarımızda sabahın 5′ini selamlarım bir de vitrinini temizleyen börekçileri, eve dönen sarhoşları, hızla geçen arabaları. minibüslerinde uyuyan polisleri selamlamam sadece, onlardan korkarım.

kim bilir bir gün…
21 Ağustos 2004 Cumartesi, 15:54

garip bir yer burası. korkunç, usanç verici ya da dayanılmaz diyemem. cok hızlı uyum sağlanıyor öncelikle. bir bardak toz içecek icin on dakıka sıra beklemek oldukça makul geliyor insana, ya da yarım saat kıpırdamadan beklemek. koşmak son derece sıradan, bağırmak ve ya bağrılmak da. silahlı insanlar görmek ise en sıradan sey. dediğim gibi garip bir yer ama insan çabuk uyum sağlıyor.

…karşılaşırız
25 Ağustos 2004 Çarşamba, 21:13

-saçlarını kestirmişsin
-güzel olmuş mu?
-
-olmamış mı?
-farklı göstermiş seni
-çok değiştim görüşmeyeli
-bunu sen bilemezsin ki
-
-Değişmiş olamazsın. Hala çok seviyorum seni

,,,
09 Eylül 2004 Perşembe 21:34

çokca zamandır askerim.
hala ağlamadım.
ağlayacak yerim yok ki!

,,,,
24 Eylül 2004 Cuma 17:22
-uyan uyan sabah oldu

ara…
26 Ekim 2004 Salı, 17:32

-biraz bekler misin?
-acelem var.
-işin ne, bekle biraz.
-bekleyemem diyorum. biraz anlayışlı ol lütfen.
-iyi git, sonra gelirim ben.
-sonrası yok. beklemek taşı bile ufalıyor.

hakan şükürün penaltı anındaki endişesi
26 Haziran 2005 Pazar, 10:36

-döndün mü?
-daha değil
-ne zaman geleceğin belli mi?
-kim bilebilir ki
-gelecek misin?
-umarım
-çabuk dön ne olur
-çalışırım
-gözüm yollarda kaldı
-üzme kendini
-gelirken bir de ekmek al karnım çok acıktı
-içecek bir şey istermisin

yabancılaşma
22 Aralık 2005 Perşembe 14:33

defalarca portakal demeyi deneyin üstüste.
portakalportakalportakalportakalportakalportakal
portakalportakalportakalportakalportakalportakal
Bir anlamı var mı şimdi?

silinenlere dair
13 Şubat 2006 Pazartesi, 16:52

scripta volant, verba manent…
bazen de yazı uçar;söz kalır

bir romanın ilk paragrafı
28 Mart 2006 Salı, 15:40

hatırladığım sadece derin bir karanlıktı. sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı. keşke hep karanlık kalsaydı dedim içimden. dehşet hiç bir ayrıntısı kaçırılmasın diye aydınlığın içinden bağırıyordu benim yerime.

::::;
04 Ağustos 2006 Cuma 16:53

-bir insanın hayatı için kaç kişiyi öldürebilirsin?
-
-yanılmamışım demek ki.

arz-talep dengesi
08 Ağustos 2006 Salı, 16:52

insanın hayatı pamuk ipliğine bağlı olduğunda fahiştir o ipliğin fiyatı.